7.’si düzenlenen Türkiye’de Tüm Yönleriyle Atık Yönetimi Paneli TÜRKTAY’da Döngüsel Ekonomi konuşuldu. İkinci ürün ekonomisinin masaya yatırıldığı panele sektör temsilcilerinin dertleri damga vurdu... Sektör temsilcileri usulsüz belgelendirmelerin ve kayıt dışılığın son bulmasını istedi...
Avrupa’da toplamda 2030’da yıllık 600 milyar Euro’luk bir sektörü hedefleyen Döngüsel Ekonomi için katılımcılar ‘Sanayide Rönesans yapan Avrupa’yı Türkiye izlerse, ekonomisi 2023 hedeflerini tutturur” dedi.
Ekonomi üzerinde değişiklik yaratmak zorundayız? Mal fiyatları artıyor, nüfus artıyor, kuraklık gibi doğal afetler yaşıyoruz. Kaynaklar kıt. Döngüsel ekonomiyle biz, hem ekonomiyi hem varlığı devamlı kılmayı düşünüyoruz. Bir sınıra geldiğimizi de hissediyoruz. Paris Anlaşması da bunu ispatlamış durumda...
Döngüsel ekonomide doğal kaynakların kullanımı, çıkarılması ve ithalat sonucu hammadde kaynakları elde ediliyor. Üretim prosesine sokuluyor. Oluşan atıklar çevreyle uyumlu şekilde bertaraf ediliyor. AB’deki yeni trend atıkların yakılarak bertaraf değil, hammadde olarak geri dönüşümü...
T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI başta olmak üzere, TÜRKİYE BELEDİYELER BİRLİĞİ, TÜBİTAK MAM, ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI ve REKABET KURUMU’nun yanı sıra pek çok kurum ve kuruluş tarafından da desteklenerek, ŞİŞECAM A.Ş. Ana Sponsorluğunda, İZAYDAŞ, LASDER, TÜDAM ve TÜMAKÜDER’in Altın Sponsor, IFAT EURASIA, DÖNMEZ VARİL, DİSAN ve TAYÇED'in Gümüş Sponsor, ACIÖZ, BENLİ GERİ DÖNÜŞÜM, GEKSANDER, ITC, RECYDIA, ŞALLILAR ve Wacker Neuson’un Bronz Sponsor olarak katkı sağladığı, 19-20 Ekim 2016’da Ankara Hilton-SA’da “Döngüsel Ekonomi Kapsamında Atık Yönetimine ve Geri Dönüşüme Genel Bakış” ana teması ile gerçekleştirilen 7. TÜRKTAY Paneli'ne yurtiçi ve yurtdışından büyük ilgi vardı. İki gün süren panele yaklaşık 500 katılımcı katıldı. TÜRKTAY Panelinde iki günde toplam 9 oturumda şu başlıklar ele alındı: “Türkiye’de Döngüsel Ekonomi Kapsamında Atık Yönetimine ve Geri Dönüşüme Genel Bakış”, “Türkiye’de Atık Yönetimi ile Geri Dönüşüm Stratejisi ve Uygulama Konuları”, “Türkiye'de çevre politikaları”, “Türkiye’de Döngüsel Ekonomi Kapsamında Ambalaj Atıklarının Yönetimi”, “Döngüsel Ekonomi Kapsamında Atık Elektrikli ve Elektronik Eşyalar (AEEE), “Türkiye’de Tehlikeli Atıkların Yönetimi, Atıkların Yakıt ve Alternatif Hammadde Olarak (Enerji) Değerlendirilmesi – Atık Yağların Yönetimi. Saha Uygulamaları, Problemler, Uygunsuz Uygulamalar, İSG Uygulamaları, Sigorta, Mesleki Yeterlilik, İhbarlı Atıklar, Denetim), “Türkiye’de Tehlikeli Atıkların Yönetimi, Atıkların Yakıt ve Alternatif Hammadde Olarak (Enerji) Değerlendirilmesi – Atık Yağların Yönetimi. Saha Uygulamaları, Problemler, Uygunsuz Uygulamalar, İSG Uygulamaları, Sigorta, Mesleki Yeterlilik, İhbarlı Atıklar, Denetim)”, “Türkiye’de Döngüsel Ekonomi Bağlamında Sanayici Gözüyle Atık Yönetimi ve Geri Dönüşüm”, Türkiye’de Çevre Yönetim Sistemleri, İmalat “Sanayi, Mühendislik ve Yatırım Olanakları”, “Rekabet, Çevre ve Ticaret Hukuku Kapsamında Yetkilendirilmiş Kuruluşlar.”
ATIK ÇÖPE DEĞİL EKONOMİYE GİDECEK
7. TÜRKTAY - “Türkiye’de Tüm Yönleriyle Atık Yönetimi Paneli”nin açılış konuşmasının ilkini TÜRKTAY Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Caner Zanbak, yaptı. Paneli düzenlerken özel sektörün de destek verdiğini söyleyen Zanbak, döngüsel ekonominin Avrupa Birliği (AB) için çok önemli olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Bu paneller düzenlenirken destekleyiciler olması gerekir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türkiye Belediyeler Birliği, Tübitak Mam, Recycling Industry Dergisi, Rekabet Kurumu, Çevre Mühendisleri Odası ve çok sayıda kurum ili kuruluş destek olmuştur. Bu yılki TÜRKTAY’ın temasını, döngüsel ekonomi kapsamında atık yönetimi ve geri dönüşüme genel bakış olarak belirledik. Atık geri dönüşümü ve yönetimi kavramı çok genel olacağı için daha güncelleştirdik. AB’nin bir panik içinde olduğu döngüsel ekonomi konusunu ele almaya karar verdik. Panellerde destekleyicinin yanında sponsora da ihtiyacımız var. Ana Sponsorumuz Şişecam başta olmak üzere sektör temsilcileri desteklerini bizden esirgemediler. 2010’da başladığımız TÜRKTAY büyük bir beğeniyle ve taş taş üstüne koyarak devam ediyor. Yürütme kurulumuz da bu yıl başarılı bir çalışma ortaya koydu. Akademik ve idari temalar dizini içinde 9 paneller dizisi düzenledik. Her bir kurul üyesi adına teşekkür ediyorum.
Hatırlanacaktır, yerli malı haftası vardı Türkiye’de. Kendi içinde kapalı ekonomi demek. Kendi yağınla kavrulmak demek. Globalleşme ile sınırlar kaldırıldı. Ancak AB, son dört yıl içinde sonraki dönemde de ağırlıklı olarak döngüsel ekonomi kavramını getirdi. Kendi sisteminiz içine giren atkılar, değer arttırarak ekonomiyi büyütsün. Mümkün olduğu kadar buradaki kaçaklar aza insin. Döngüsel ekonominin amacı ekonomiyi mümkün olduğu kadar iç kaynaklarla büyütmek. Atık yönetiminde aynı kavramları kullanıyoruz. Hammaddeler bizim girdilerimiz, ürün tasarımı, ürünün imalat ve dağıtımında katma değer sağlamak var. Üretim ve depolamada da atık üretiliyor. Geri kazanım sağlanmazsa bunlar çöpe gider, geri kazanım olursa bunlar ekonomiye kazandırılır. Döngüsel ekonominin temeli bu. Burada hedef bertaraf edilmesi gereken, gömmeye gidilecek enerjisi bile olmayan malzemeyi en aza indirmek. Bizim panellerimizin de amacı ve buna yönelik konuşmalarımızın ekseni bu...”
KAYNAKLAR ETKİN KULLANILMALI
7. TÜRKTAY’ın açılış konuşmasının ikincisini yapan Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş Araştırma ve Teknolojik Geliştirme Başkanı Prof. Dr. Şener Oktik ise atık sektörünün TÜRKTAY paneli ile harman olduğunu söyledi. Kaynakların etkin kullanılmasına yönelik tüm görüşlerin TÜRKTAY’da ele alındığından söz eden Prof. Oktik, şöyle konuştu:
“Buraya gelen herkesin derdi birbirinden farklı değil. Harmandan söz edilince saptan, samandan, tahıldan söz edilecektir. Bizler de bu konuşmaya katkılarda bulunmalıyız. Her şeyin başarısı performanstan beklentiyi çıkarınca, ortaya çıkandır. Çok da fazla şey beklemeyelim, her şeyi tartışamayız ama yanımızda, gönlümüzde, beynimizde döndüğümüz kurumlarımıza bir şeyler katmalıyız. Burası atık sektörünün harman olduğu yer. Becerileri ve yetkinleri burada iyi harmanlamak lazım. Hepimiz kaynakların etkin kullanılmasından söz ediyoruz. Ancak bu değerin neye yaradığını, nasıl kullanıldığını da bilmek gerekiyor. Atığı yönetmek daha çocukluğumuzdan başlayan bir eğitim kültürüyle mümkün. Biz bunu yapabilirsek bahsettiğimiz, tartıştığımız konularda yol alabilir hale geliriz. Hepimizin alışkanlığı kullan at duygusu… Buna çizgisel ekonomi diyoruz.”
2010’LARDAN BERİ KONUŞUYORUZ
“Bugünkü başlık 2010’lardan beri tartışılan döngüsel ekonomi konusu. Üret, kullan, at’ın ötesine geçmek. Ürettiğimizi devreye tekrar sokabilmek için konuşmak. Yeniden kullanılabiliyorsa bunu yeniden üretmek. Üretimdeki girdilerin yüzde 90’ı ürün daha pazara çıkmadan atık haline geliyor. Ürünler de 6 ay içinde yüzde 80 oranında çöpe dönüşüyor. Hepimiz biliyoruz ve çok konuşuyoruz. 04 endüstri devrimi. Bizim döngüsel ekonomide tartıştıklarımızla çok farklı değil. Bunun için en önemli kavram, birlikte işlerlik. Hepimizin birlikte işler olması lazım. İzmir’deki atığın başka bir ilde hammaddeye dönüşmesi lazım. Türkiye’deki verilerin birbiriyle buluşmasını sağlamak lazım. İnsan için tehlikeli ya da zararlı olanların makinelerle kolayca yapılabilmesi, bizim ayıklayamadığımız, ayrıştıramadığımız maddeleri makinelerle yapmamız, gerekiyor. Bunu kullanıyor hale gelmemiz lazım.”
2023 VİZYONUNA GİDİYORUZ...
7. TÜRKTAY Paneli’nin üçüncü açılış konuşmasını yapan Çevre ve Şehircilik Bakanı Çevre Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Sebahattin Dökmeci ise Türkiye’nin 2023 vizyonuna hızla ilerlediğini söyledi. Çevre alanında pek çok atılım yaptıklarını, çalışmaları tek tek sıralayarak anlatan Dökmeci, şunları söyledi:
“Bakanlığımız ülkemizin 2023 vizyonunda çevre ve şehircilik konusunda sürdürülebilir kalkınma ile birçok alanda çalışmalar gerçekleştirdi. Bakanlık çalışmaları çevre kirliliğini önlemek, çevre standartlarını korumak noktasında ilerliyor. Atık konusunda ise çevresel yatırımlara ihtiyaç var. 2006 yılındaki ulusal stratejiyi 2023’e göre güncelliyoruz. Böylece maliyetleri azaltıyoruz. Çevre konusunu bir sektöre ve bir kaynağa dönüştürmeye çalışıyoruz.
ENTEGRE YÖNTEM BELİRLENMELİ...
Atık sorunun tamamen çözülmesi için entegre atık yönetiminin belirlenmesi gerekiyor. Teknoloji başta olmak üzere çeşitli değişikliklere uyum sağlayacak şekilde hareket etmek gerekiyor. 2023 vizyonumuza ulaşmak için çevre vizyonunu hayata geçirmek istiyoruz. Atıkların düzenli depolanması konusunda da çalışmalar yürütüyoruz. 2005 yılında üretilen atık miktarı göz önünde bulundurularak hazırlanan yönetmelik de yeniden revize edildi. 1091 belediyede 51 bin vatandaşımız düzenli depolama alanlarında çalışıyor. Düzenli ve düzensiz depolamada 24 tesiste 4 milyon nüfuslu bir ilin elektrik ihtiyacına eş 125 megavat elektrik üretiliyor. Hayvan atıklarından da biyogaz atıkları kurularak ülkemizin toplam elektrik ihtiyacının yüzde 5’inin karşılanabileceğini hesapladık. İlgili kurullardaki çalışmalarımız da devam ediyor. Atığın sağladığı katma değer yıllık 3 milyar TL. Doğrudan istihdam ise 60 bin kişiyi aşmıştır. Çevresel hedeflerimizin bir parçası da su kaynaklarını korumaktır. AB ile yapılan çalışmalar da hız kesmeden devam ediyor.”
TÜRKTAY Paneli “Türkiye’de Tüm Yönleriyle Atık Yönetimi” panelinin birinci gün 1. Oturumu “Türkiye’de Döngüsel Ekonomi Kapsamında Atık Yönetimine ve Geri Dönüşüme Genel Bakış, Durum Analizi” başlığıyla yapıldı. İstanbul Teknik Üniversitesi / SÜT-D Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu 1. Oturum Başkanı’ydı. Oturumda ilk konuşmacı T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, Endüstriyel Atıkların Yönetimi Şube Müdürlüğü Kimya Mühendisi Sadiye Bilgiç Karabulut oldu. Döngüsel ekonomiden söz eden Karabulut, şunları söyledi:
YENİ TREND BERTARAF DEĞİL HAMMADE ÜRETİMİ
“Döngüsel ekonomi Aralık 2015’te hayatımıza girdi. Bu da AB’nin döngüsel ekonomi planıyla oldu. Hepimizin bildiği bir şey. Sadece yeni bir yaklaşım. Çıkış noktası AB tarafından yayınlanan raporlara göre kaynakların kullanımındaki mevcut durum ve gidişatın vahimliği oldu. OECD verilerine göre dünyada çıkan doğal kaynaklar yüzde 35 oranında artmış, yüzde 50’si de yenilenebilir olmayan kaynaklar. AB’de toplam ihracatın 6 katı kadar ürün ithal edilmiş. Dünya ekonomik forumundaki verilere göre hammadde fiyatları çok arttı son yıllarda. Dünyan nüfusu artarken, sosyo ekonomik eşitsizlik de artıyor.Ülkemizde de benzer bir trend söz konusu. Nüfusumuz yüzde 13 artarken son dönemde, gayrisafi milli hasıla ve atık miktarı da artıyor. 2014’te 28 milyon ton atık ürettik ülke olarak. Döngüsel ekonomi bizim çevre konusunda iyi bildiğimiz kavramların bir zemine oturtulması anlamına geliyor. Sürdürülebilirlik, yeşil üretim, eko dizayn hepimizin sık kullandığı kavramlar. Bunların bir temele oturtulduğunu görüyoruz. Döngüsel ekonomide doğal kaynakların kullanımı, çıkarılması ve ithalat sonucu hammadde kaynakları elde ediliyor. Üretim prosesine sokuluyor. Oluşan atıklar çevreyle uyumlu şekilde bertaraf ediliyor. AB’deki yeni trend atıkların yakılarak bertaraf değil, hammadde olarak geri dönüşümü. Aslında iki yeni kavram var. Geri dönüşüm ile yeni bir ürün üretimi ve çıkan atıktan geri dönüşüm yapılınca daha az kalitede ve daha az işlevsel maddelerin üretimi. Buna örnek kullanılmış balıkçı ağları halı üretiminde kullanılmasıdır. Bir diğer örnek de tuğla. Bunu kırma ünitesinden geçirip daha düşük kalitede malzeme olarak eski binaların restorasyonunda kullanılabiliyor.”
SEKTÖRLE GÖRÜŞÜYORUZ
“AB, 2030’u baz alıp belediye atıklarının yüzde 65’inin dönüşümünü öngörüyor. Ayrı toplanan atıkların depolanmasının yasaklanacağı, depolamadan caydırıcı tedbirler alınacağı ve daha yeşil ürünlerin pazara sürülmesi gibi önlemler konusunda karar verilmiş durumda. Mevzuat henüz taslak halinde AB’de. Ama her ülkede fayda maliyet analizleri yapılmış durumda. Bunu yaparken de döngüsel ekonominin istihdama etkisi, sera gazına etkisi ve yeni teknolojileri teşvik etme etkisi baz alınarak bazı analizler yapılıyor. AB için de zor hedefler bunlar. Büyük miktarda yatırımlar gerekiyor. Türkiye’de döngüsel ekonomi mevzuatımızda yok. Atık üretim yönetmeliği ile 2015’te yeni ürün kavramı hayatımıza girdi. Atıkların alternatif hammadde olarak kullanımıyla yasal zemin oluşturuldu. Bunların döngüsel ekonomiye doğrudan katkısı olduğu söylenemez ama depoya gidenler azalacaktır. Döküm kumları, termik santral cüruflarını da farklı yerlerde kullanmaya yönelik bakanlığın çalışmaları var, sektörle de görüşüyoruz.”
EKONOMİK VE ÇEVRESEL ALTBAŞLIKLAR ÜRETİYORUZ
İkinci konuşmacı ise Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü’nden Tuğba Dinçbaş Altınışık oldu. Döngüsel ekonomideki uluslararası anlaşmalardan söz eden Altınışık, şunları anlattı:
“AB programıyla başlayan bir çalışma var. Döngüsel ekonomi konusunda hükümetler programlar yazıyor. Yaklaşımın kökeni eskiye dayanıyor. Son dönemdeki kavramların hepsi aynı şeyi hedefliyor. Yeşil ekonomi denilen kavramın sosyal adaleti sağlamak gibi bir çabası da var. Biz neden bu noktaya geliyoruz? Neden ekonomi üzerinde değişiklik yaratmak zorundayız? Mal fiyatları artıyor, nüfus artıyor, kuraklık gibi doğal afetler yaşıyoruz. Kaynaklar kıt. Bu kavramlarla biz hem ekonomiyi hem varlığı devamlı kılmayı düşünüyoruz. Bir sınıra geldiğimizi de hissediyoruz. Paris Anlaşması bunu ispatlamış da durumda. Geçen yıl aralık ayında iklim değişikliği müzakereleri kapsamında Paris Anlaşması imzaya açıldı. En fazla ülkenin imzaladığı anlaşma oldu. Gelecek ay Market’te yürürlüğe girecek bir anlaşma olacak. Ülkeler emisyon azaltmak zorunda mıyız sorusundan ‘Biz iklim değişikliğiyle nasıl başa çıkacağız’ noktasına geldi. Paris Anlaşması ile şunu gördük. Sanayi ile biz bu iki derece hedeflerini tutturamayız. Bizim başka politikalara ihtiyacımız var. Döngüsel ekonomi ne kadar atık bazlı olsa da temelinde başka felsefe yatıyor. Biz ürünleri neden ve nasıl üretiyoruz ve bunlar nasıl satın alınıyor? Döngüsel ekonomi bunu da değerlendiriyor. Sanayi açısından döngüsel ekonomi üç noktada özetleniyor. Birincisi kaynak verimliliği. Sadece hammadde değil enerji de var. Sıfır atığı hedefleyen ikinci nokta ise bunu getirecek bir atık yönetimini getiriyor. Sonuncusu ise inovasyon… Biz bu üç alt başlığı uygulayarak hem ekonomik hem de çevresel konuda alt başlıklar üretiyoruz.”
MALİYETİ AZALTMALIYIZ
“Çimento sektörü hem enerji hem de emisyon konusunda ön planda olan bir sektör. Üstelik atıklar burada yakılıyor. Üç fabrikadan biri kullandığı enerjiyi atıklardan elde ediyor. Emisyon konusundaki en çok sorun yaşadığımız çimento sektörü oluyor. Bakanlık olarak emisyonları nasıl azaltacağımıza da baktık. Cam sektöründe de emisyon azaltımı için kırık cam oranının artması gerekiyor. Bunda da etkili bir geri dönüşüm sistemi gerekiyor. Uşak’ta pamuktan değil tekstil atığından tekstil üretiliyor. Bu çevresel anlamda çok fayda sağlıyor. Seramik sektöründe pişmiş atıkların kullanımı gibi kullanımlar var. Bakanlık bu noktada döngüsel ekonominin temelinde yatan kavramları çalışıyor. 2013’te de TÜBİTAK’ta döngüsel çevre birimi kuruldu. Bakanlık burada projeler gerçekleştiriyor. Son olarak süt ve et ürünlerine yönelik kılavuzlar oluşturduk. Elektrik motorlarına dönük projeler yaptık. Biz sanayicinin verimliliğini arttıran ve maliyetini azaltan çalışmalar yapmak zorundayız. Döngüsel ekonomi de bu alana giriyor…”
Panelin üçüncü konuşmacısı Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Recep Şahin ise belediyelerin döngüsel ekonomideki payını şöyle anlattı:
GERİ BİLDİRİMLER YAPILMALI
“Ben çevre mühendisiyim farklı konularda çalıştım. Temiz Türkiye’ye temiz üretim ve temiz tüketim ile ulaşabiliriz diye düşünüyorum. Temiz üretim sanayiciyi ilgilendiriyor. Kirlilik kaynağını azaltmak önemli. Bunun teknolojisini kullanmak önemli. On sene önce mandıraların peynir altı suları arıtılmaya çalışılırken bugün o sular üretime kazandırılabiliyor dönüşümle... Ürünü üretirken az ambalaj kullanmak gerekiyor. Temiz tüketim toplum olarak bunu içselleştirince olabilecek bir şey. Alışkanlıklarımızın temiz tüketimle olması gerekiyor. Markete gidince tüketici olarak temiz üretim yapanları seçmeliyiz. Havamızı, suyumuzu, toprağımızı temiz tutmamız gerekiyor ki sürdürülebilirlik olsun. Atık yönetimi de bu noktada son derece önemli. Evsel, sanayi kaynaklı tehlikeli atıklar var. Bunların hepsini istenilen kulvarda yönetmek son derece önemli. Her şeyden önce havamız, suyumuz ve toprağımız kirleniyor. Bu kirlilik direk insan ve toplum sağlığına yansıyor. Bir de atık geri dönüşümünün hammadde geri kazanımı var. Bu işler yapılırken istihdam boyutu var bu da son derece önemli. Burada hemen bir hammadde girdisi olması lazım ki cari açığa da çare olsun. 2004’ten sonra AB süreci, çevre konusunu hızlandırdı. Belediyelere de roller verildi. Belediyelerin yapısı anlamında anayasanın 127’inci maddesince bize verilen görev ve sorumluluk hangi kaynakla bunun yapılacağını belirliyor. Bunlar uyumlu olmalı. Uyumlu olmayınca eksikliklerle karşılaşıyorsunuz. Mevzuatların üzerinden 6-8 yıl geçti. Sektör ise devam ediyor. Bunlardaki aksaklıklara ilişkin geri bildirimlerin de yapılması gerekiyor diye düşünüyorum.”
YASAL DEĞİŞİKLİK LAZIM
“2004-2005 yılında belediyeler birlikler haline getirilip, depo sahaları oluşturuldu. Çöp sahaları oluşturuldu. Buradan gaz elde eden belediyeler var. Kirlilik önlendi, iklime destek verildi, enerji üretildi. Sorunlar avantaja dönüştürüldü. Büyükşehirler çöpleri topluyor ve bertaraf ediyorlar. Tesis kurup içindeki ambalajı da alabiliyorlar. Atıklarla ilgili farklı mevzuatlar da bu çalışmayı düzenliyor. Tüm belediyeler bizim üyemizdir. Biz bir anlamda onlardan gelen görüşleri paylaşıyoruz. Burada belediyeler özellikle biraz şaşıyorlar ne yapacağız diye. Ambalaj atıklarıdır, pillerdir bu konularda belediyeciler bu konunun neresindeyiz diye soruyorlar. Fakat işin çözümü bizde değil. Belediye gelirleri kanunu en son 2003’te revize edilmiş. Arkasından büyükşehir belediye kanununda 2004’te atıkla ilgili revizyonlar yapılmış. Belediyelerin görev ve sorumluluklarıyla yetki ve imtiyazlarını karıştırmamak lazım. Biri gelip de çöplüğüme geri dönüşüm tesisi kurmak istiyorum diye işlem yapamaz, belediyenin iznini alması gerekiyor. Yasa, çöpleri belediye toplar diyor ama başka bir yasa bu atıklardan piyasaya sürenler sorumlu olur diyor. Belediye bu atıkları toplayacaksa yasal değişiklikler yapmak gerekiyor.”
AB ATIKTA İYİ DURUMDA
Panelin dördüncü konuşmacısı Rec Türkiye Proje Yöneticisi Onur Akpulat ise şöyle konuştu:
“OECD, BM, Dünya Bankası, AB çevre konusunda pek çok kavram üretiyor. Bunların hiyerarşik sıralaması da olabiliyor. Bu prensiplerin çoğunun atık yönetimiyle ilgili olduğunu görüyoruz. Sürdürülebilirlik anlamında sıfır atık ve diğer kavramlar ön plana çıkıyor. Eko verimlilik, kaynak verimliliği de hayatımıza bu çalışmalarla girmiş durumda. AB’nin atık yönetimi stratejilerinden ilki bu stratejiyi iyi ortaya koymakta yatıyor. Döngüsel ekonomi konusunda da ciddi çalışmalar yapıyorlar. Doğal kaynakların sürdürülmesi, tüketim-üretim ve sanayi politikası ile eylemleri gibi AB’nin yıllar içinde oluşan çalışmaları var. Döngüselliğin en kısa kavramı, ürün ve üretimin kayıplarının en aza indirilmesidir. Bu neler getiriyor? Tabi ki ekonomik ve çevresel getirileri var. AB yıllık 600 milyar Euro ile bir kazanç öngörüyor bundan. Bu da AB’nin cirosunun yüzde 8’i anlamına geliyor. Toplamda 580 bin kişiye bu anlamda iş yaratmak istiyor. Hane başına 466 Avro elektrik faturasından kazanç öngörülüyor yine AB tarafından. Strateji bir eylem planıyla geliyor. Üretim süreci, üretim tasarımına yönelmenin yanı sıra vatandaşın da depozito sistemiyle işin içine çekilmesi durumu var. Yine artı tedbirlerin alınması da AB’nin gündeminde bulunuyor. Öncelikli alanlar olarak da sektörün tüm temsilcilerine ulaşmak var. AB de atık yönetimi iyi durumda. Yılda 600 milyon ton atık topluyor ülkeler. Sadece üçte birini dönüştürüyorlar. Almanya dönüşümde yüzde 80’lere çıkarken Malta ise çok gerilerde. Toplam plastik atıkların yüzde 25’i dönüşüm yapıyor, gerisi düzenli depolamaya gidiyor. Kullanıcı atığı ücretsiz vermek istemiyor. Yeri geldiğinde kullanıyoruz diyor.