9. TÜRKTAY - Türkiye’de Tüm Yönleriyle Atık Yönetimi Paneli, 17-18 Ekim 2018’de Ankara’da “Ekonomide Atık, Atıkta Ekonomi” Ana Teması’yla düzenlendi.
TBMM Çevre Komisyonu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan AK Parti, Cumhuriyet Halk Partisi’nin TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Milletvekilleri ile T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı başta olmak üzere, T.C. Ticaret Bakanlığı, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve sektörün üst düzey temsilcileri panele konuşmacı olarak katılım sağladı.
9. TÜRKTAY Yürütme Kurulu’nun İstanbul’da gerçekleştirdiği toplantı sonrası, panelde yapılan konuşmalar ışığında 22 Madde’lik 9. TÜRKTAY Sonuç Bildirgesi:
TÜRKTAY Sonuç bildirgelerinde yer alan Çevre Kanunu’nda değişiklik ihtiyacı; 2018 Yılında T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve TBMM Çevre Komisyonu’nu harekete geçirdi. Çevre Kanunu günün ihtiyaçları dikkate alarak değiştirildi. 10 Aralık 2018 Tarihli ve 30621 Sayılı Resmi Gazete 7153 Çevre Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun yayınlandı. Bu kanunun uygulanmasına yönelik usul ve esaslar, uygulamanın sağlıklı olabilmesi için, sektörün görüşleri dikkate alınarak hazırlanmalıdır.
Planlama sürecinde atık yönetiminde en önemli adımlardan biri olarak, 2016-2023 yıllarını kapsayacak şekilde Ulusal Atık Yönetimi ve Eylem Planı hazırlanmıştır. Uygulamada başarı sağlanması için atık yönetiminin ve geri dönüşümün bütünlük içinde ele alınması gerekmektedir. Bu bağlamda, sistemin doğru kurgulanması, işletilmesi ve denetimi açısından bakanlıklar arası işbirliği son derece önemlidir.
T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın açıklamalarında; “Türkiye’nin, dünyadaki gelişmelerin içinde olan ve yön veren bir ülke olarak etkinliğini sürdürme kararlığında” olduğu belirtilmektedir. Bu çerçevede TBMM Çevre Komisyonu 2018’de sergilediği etkin çalışmalara kesintisiz devam etmelidir. Özellikle; denetim mekanizması işletilerek, belediyelerin ve T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın çalışmaları yakından takip edilmelidir.
Türkiye'de, yüzde 95'ten fazlası gömülmekte olan evsel atıkların önemli bir kısmı; bir çok sektör için stratejik öneme sahip hammadde niteliği taşımaktadır. Geriye kalan atıkların önemli bir kısmı da enerji elde edilebilir nitelikte atıklardır. Öte yandan; Türkiye, enerjisinin ve hammaddesinin yüzde 75 den fazlasını ithal etmekte olup dış kaynaklara bağımlıdır. Bu atıkların değerlendirilmesi, hammadde ve enerji ihtiyacı olan ülkemizde bu kayıpların acilen engellenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda Belediyeler ve Sektörün tüm paydaşlarının bir araya gelerek çalışması ve T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yakın takibe alınmaları gerekmektedir.
Türkiye’de atık bertarafı ve geri kazanımı konusunda özellikle belediyelerin çalışmaları yeterli değildir, başta belediyeler olmak üzere evsel atıkla ilgili harcanan büyük potansiyel konusunda sektörün tüm paydaşlarının bir araya gelerek çalışması gerekmektedir. Belediyeler bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yakın takibe alınmalıdır.
Uygunsuzlukları tespit etmede Bakanlık işgücünün yeterli olması mümkün olmayabilir. İşte bu noktada “Çevre Denetim Yönetmeliği” çerçevesinde oluşan Çevre Görevlisi uygulaması önemlidir. Bu uygulamaya sahiplenilip yaygınlaştırılmalıdır. Şirketlerdeki YMM uygulaması gibi “Yeminli Çevre Müşaviri” oluşturulup etkin denetim sağlanabilir. Sürekli dile getirilen bu öneri, detaylandırılmalıdır.
Bir kaç yetkilendirilmiş kuruluşa ilişkin ambalaj atıklarında yıllardır süre gelen usulsüz belgelendirme iddiaları dikkate alınarak; Ambalaj atıklarının toplanmadığı halde toplanıyormuş gibi gösterilmesine izin verilmeyeceğini beyan eden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu konuda daha önce hazırlanan müfettiş raporlarını dikkate alarak Rehberlik ve Teftiş Kurulu’nu acilen harekete geçirmeli ve soruşturmalar geçmişe dönük derinleştirilmelidir.
Sektördeki firmalar da kurallara uyumda, diyalog ve işbirliğine açık olmada, sadece ticari faaliyet olarak olaya bakmamak, şeklinde kendini de yargılamalı. Piyasada var olan kuralların denetim eksikliği nedeniyle potansiyel yatırımların çekilememesi ve yerli yatırımcıların da konudan uzak durması sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Denetim konusu hızla çözüme kavuşturulmalıdır.
Atıkların birçoğu yola çıkarken kod değiştirerek gitmektedir. Atık seyahat etmiyor, form (UATF) seyahat ediyor. Sektörde bunu yapan birçok kuruluş var. Bu şartlarla rekabet etmek zorlaşmaktadır. Denetimler ceza ve uyarıyı içermekle birlikte teşvik de içermelidir. Uygun iş yapanların (manevi olarak) “yeşil bayrak” gibi bir uygulama ödüllendirilmesi de etkili olacaktır. Bu yolla suyu getiren ile testiyi kıran ayrılmış olacak, yanlış yapanın yanına da kar kalmayacaktır.
Hammadde değişikliği ve alternatif maddelerin kullanılması çok önemli. Atıkların geri kazanılması ve kullanılmasına ilişkin de yeni çalışmalar var. Özellikle KOBİ’ler bu çalışmaları yürütüyorlar. Endüstriyel simbiyozda da şirketler işbirliğine giriyorlar. Ancak Bakanlık bu alandaki kontrolü elden bırakmamalıdır. Özellikle yurtdışı kaynaklı stklar üzerinden; sistemi belirsiz yapılanmalara karşı dikkatli davranılmalıdır.
Toplamada en önemli problemlerden biri sokak toplayıcılarıdır. Toplanan atıklardan oluşan rantın vergi dışında kalması, toplayıcıların her türlü sağlık riski ile karşı karşıya olması ve hiçbir sosyal güvencede olmaması başlıca problemlerdir. Bu hem teknik, hem mali hem de sosyal bir konu olarak ele alınmalı ve bir çözüme ulaşmalıdır. Bütün bunların bir genel politika kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Çin’in kalitesi düşük atık ithalatını durdurması sonrasında Türkiye’ye sokulmak istenen özellikle kontamine atıklar konusunda dikkatli olunmalıdır. Çeşitli atık kodlarında ithalat ve ihracat konusunda genel yaklaşımlar uygun olmayabilir. Bu yüzden her bir atık türü için global ve iç piyasa ihtiyaçları ve hareketlerine göre geçici ve/veya sürekli olarak atık ithalat ve/veya ihracatına izin verilmelidir. Bu da kesinlikle ilgili sektörle ortak görüşmeler ile belirlenmelidir.
Yatırım teşvik sisteminin hedefleri arasında katma değeri yüksek yatırımların artırılması bekleniyor. Çevre yatırımları alanında Ticaret Bakanlığı’nın konuya yaklaşımı sektörde memnuniyet yaratmakta ve bu yönde çalışmaların sürdürülmesi beklenmektedir. Vergi indirimi desteği, faiz indirimi desteği, sigorta destekleri, yatırım yeri desteği gibi pek çok desteklerin gelişmiş bölgelerde olması gerektiği unutulmamalıdır.
Özel atıklarda piyasaya sürenleri temsil eden yetkili kuruluşlar var. Tüm piyasaya sürenler bu kuruluşlara katılmış olmadığı halde YK’lar atıkların tamamından sorumlu tutulabiliyor. Piyasaya sürenlerin tamamının sisteme katılması için sisteme dahil olmayanlara yaptırıma gidilmeli ve oluşan haksız rekabetin de önüne geçilmesi sağlanmalıdır.
Ülkemizde uygun şehirlerde en son, en uygun teknoloji ile evsel atık yakma tesisleri de kurulmalıdır. Bu yönde çalışmalar bakanlık tarafından takip edilmeli ve desteklenmelidir. Yer sıkıntısı olan bölgelerde işlevine göre uygun bertaraf ve geri kazanım tesislerine OSB içinde de izin verilmelidir.
Evsel kaynaklı atıkların toplanamaması hala büyük bir sorundur. Bu alana dönük sistem acilen kurulmalı ve denetim mekanizması işler hale getirilmelidir.
Herhangi bir yetkilendirilmiş kuruluşun sistemine üye olmayan ve yükümlülüğünü yerine getirmeyen firmaların ceza ödemeyi daha az maliyetli görmesiyle toplama yükümlülüğünden kaçmasının ve yaratılan haksız rekabetin önüne geçilmelidir.
Elektronik atık toplama, sistem dahilinde uygun hükümet politikaları, yerel yönetimlerin de desteğiyle yapılabilir. Elektronik atıklar içerisindeki kıymetli metaller üretim yeri, kullanım yılı, kullanım amacı etkin ömrüne bağlı olarak kabaca altın, gümüş, paladyum ve germanyum, platin olarak değerlendirilebilir. Bahsi geçen değerli metallerin geri kazanımı, toplanması, rafineriye uygun hale getirilmesi, ekonomik olarak sınıflandırılması, istiflenmesi bu sürecin temel parçasıdır. Aslında Türkiye’de etkin olarak rafineri olmadığından toplanan elektronik atıklar yurtdışına gönderilmektedir. Bu alana dönük çalışma yapılması sağlanmalıdır.
Türkiye’nin çöpü çok nemli olduğu için neminin düşürülmesine ihtiyaç var, bütün organik kısımlarla beraber çöpün tamamı biyolojik kurutmalı tesislerde işlenebilir. Böylece % 50-60’a yakın bir ATY üreterek kullanıma hazır hale getirebilir. Uzmanlara göre, potansiyel 7-8 milyon tona yakın. Bu alanda hızla çalışma başlatılmalıdır.
Türkiye’de atığın envanteri çıkarılmalıdır. Sanayiden çıkan atık enerji olarak kullanılabilir veya başka bir sanayiye alternatif hammadde olabilir. Bu konuda da atık üreticilerinin ve bakanlığın ve üniversitelerin desteğiyle çıkan atığın muhteviyatıyla ilgili yapılacak çalışmalarda envanter çalışmasında doküman oluşturulması gerekiyor. Uzun vadeli borçlanabilen daha büyük ölçekli firmaların ve daha kurumsal firmaların bu sektöre yatırım yapabilmesi için atık envanterinin çıkarılması gereklidir. Her atık türünde gerçekçi ve tutarlı verilerin oluşması ve paylaşılması sektörü takip etme ve yatırım olanaklarını değerlendirmede en gerekli ön şarttır. Farklı kaynaklarda farklı verilerin olması sektöre yatırımcı güvenini zedelemektedir.
Sıfır atık projesi 2018 yılından itibaren aşamalı olarak, evlerimiz, eğitim kurumları, alışveriş merkezleri, hastaneler, ve büyük iş yerleri olmak üzere, 2023 yılında tüm Türkiye’de uygulanabilir hale gelmesi planlanmaktadır. Proje tanıtımından sonra; özellikle resmi kurumlarda; değerlendirilebilir atık miktarlarında; ciddi artış olduğu gözlenmektedir. Bu da resmi kurumlarımızın; sıfır atık projesini sahiplendiğinin göstergesidir. Evsel çöpe karışmayan, değerlendirilebilir atıkların toplanmasıyla çöpten elektrik enerjisi üretimi konusu fizıbıl hale gelmekle beraber daha fazla hammadde kaynağı yaratıldığı için milli ekonomiye katkısı çok büyük olacaktır.
Sıfır Atıkta başarı için diğer bakanlıkların sorumluluk alması sağlanmalıdır.